Sen Daha Küçüksün: Y-Jenerasyonu Neden Kızgın?

Y Jenerasyonu.

Milenyumlular.

Çocuklar, gençler.

İnternet gençliği.

 

Bunlar duymaya alıştığımız kavramlar haline geldi.

Kimler hakkında söyleniyor? Kabaca 1980 ile 2005 arası doğan kitle için.

Daha da önemlisi, kimler bu terimleri buluyor ve söylüyor? Kendisi bu jenerasyonun parçası olmayan, X jenerasyonu üyeleri.

Yani bir jenerasyonun üyeleri, başka bir jenerasyonun üyeleri ile ilgili terminolojileri geliştiriyor, arkasından da onlar hakkında genellemeler yapmaya başlıyor. Bu işte baştan bir sıkıntı var gibi.

 

Nedir peki bu Y jenerasyonunu veya milenyumluları en çok tanımlamak için kullanılanlar?

Tembel, kendisini her şeyden önce düşünen, ben-merkezci, narsist, ulaşmak istedikleri için bedel ödemeyi kabul etmeyen, sabırsız, kurnaz…

Bunlarla bitmiyor.

Toplum değerlerine saygı duymadıklarını, aileye önem vermediklerini, yaşları 35’ine dayanmasına rağmen evlenip çoluk çocuğa karışmadıklarını, büyüyemediklerini, zamanlarını oyun oynarak geçirdiklerini söyleyenler de var.

Üzerine bu tanımlamalar yapıştırılan bu jenerasyon insanlarının, bir kısmının kızgın olmasına hiç şaşırmamak gerek. Şayet bu tanımlamalar sadece psikologlar, toplum bilimciler ve şirket danışmanları onları tanımladığında kullanılmıyor. Bu tanımların sonuçları ile gündelik hayatlarının her alanında, aileleriyle olan diyaloglarda, işyerinde yöneticileri ile olan anlaşmazlıklarında, ve toplum hayatında karşılaştıkları diğer insanlarda karşılaşıyorlar.

Bu jenerasyon için söylenen olumlu şeyler de var. Örneğin daha yaratıcı, daha normları ve kuralları sorgulayan, daha özgür, daha dayanışmacı ve işbirlikçi olduklarına ilişkin önemli göstergeler var.

The Adicts at SO36. Kreuzberg-Berlin
The Adicts at SO36. Kreuzberg-Berlin

 

İş ortamınızı düşünün, 48 yaşındaki birinin 28 yaşındakine birine söz arasında “sen daha küçüksün” mesajı verdiği ile karşılaştınız mı? Veya sizin, kendinizden yaşça büyük insanlarla bir konu üzerine konuşurken, fikirlerinizle değil de yaşınızla değerlendirildiğiniz oldu mu? Ben itiraf etmeliyim, çokça benzer senaryoyla ya bizzat karşılaştım, ya da dışarıdan gözlemledim. Adam Grant, Originals adlı kitabı içerisinde statü ve güç ilişkisinden bahsederken şunu ifade ediyor. Sıradışı, provokatif veya kalıpları zorlayan bir fikri, kurum içinde statüsü (geleneksel yapılarda çoğunlukla yaşa bağlı) yüksek birisi söylediğinde takdirle karşılanırken, aynı fikri henüz normları sorgulamak için yeterince statü kazandığı düşünülmeyen biri (yeni başlayan veya 3-4 yıl tecrübeli bir Jen-Y)söylediğinde aşağılanma veya dışlanmayla karşılanıyor.

Şu fikri üstümüzden atamıyoruz: Bizden 25 koca yıl sonra doğmuş biri hayatla ilgili ne bilebilir ki!

O zaman insanların yaşına ve jenearsyonuna değil yarattıkları etkiye ve yaptıkları işlerine bakalım.

22 yaşındaki bir gencin fikirleri sizi ikna etmeye yetmeyebilir. Peki ya futbolla ilgili konuşuyorsanız ve karşınızdaki Neymar ise?

Messi. Yaş 28

Adele. Yaş 28

Mark Zuckerberg. Yaş 30

Instagram’ın kurucuları. Yaşları 28, 29.

Pinterest’in kurucusu. Yaş 31.

Dropbox’un kurucuları. Yaşları 29, 31.

AirBnB’nin. Yaş 31.

Tumblr. 28.

Snapchat. 23, 25.

Tinder – Techcrunch – Oculus Rift. Yaşları 23 – 27 arası.

Milennials

 

Şu anda yetişkin dünyanın üçte birini Y Jenerasyonu denilen grup oluşturuyor, ve inanın bu grup o kadar farklı ilgileri, tutkuları, düşünceleri ve değerleri olan insanlardan oluşuyor ki tek bir kategoride onları genellemek ve davranışlarını büyük kalıplara sokmaya çalışmanın kimseye faydası yok.

Bunun yerine, daha genel ve esnek bir perspektif ile, “yeni jenerasyonların değişen değerleri” olarak bu konuya bakılmalı ve hem toplumsal ortamda, hem de aile ve iş ortamında bu bakış açısı ile yaklaşılmalı.

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.