Ait Kitap Eleştirisi – Serdar Arslan
2017’nin ortalarına doğru çıkan şu ana kadar ki en “sosyolojik” diyebileceğim kitabım Ait; çalışan, anlam arayan şehirli insana yönelikti. Kitabı okuyan Serdar Arslan’ın kitapla ilgili kaleme (klavyeye?) aldığı eleştiri yazısını, harfine dokunmadan paylaşıyorum. Serdar Akdeniz Üniversitesi’nde Örgütsel Davranış üzerine çalışan bir akademisyen. [serdar.arslan@alanya.edu.tr ] İşte yazısı:
“İnsan davranışını anlamak” üzerine okuyan, üreten ve paylaşan Ozan Dağdeviren’in son kitabı Ait, anlam ve mutluluk arayışı içindeki şehirli insana bu arayışta oldukça işine yarayacak bilimsel ipuçları sunuyor.
Ait, adından da anlaşılacağı gibi özetle okura seçimlerinde etkili olan ait olma ihtiyacı konusunda farkındalık sağlamayı hedefliyor. Yazara göre ait olma ihtiyacı, sosyal bir varlık olan insanın en temel psikolojik ihtiyacı. Ait olma ihtiyacının kişinin kariyer tercihi, tüketim tercihleri, özel hayatına dair tercihleri ve hatta sosyal medya kullanımı üzerindeki etkileri ortaya konuyor ve tartışılıyor. Bu noktada, yazarın psikoloji ve sosyoloji alanlarında aldığı eğitim ve edindiği bilgi birikimi kendini gösteriyor. Kitapta değinilen her konu, bilimsel bir bakış açısıyla ele alınıyor. Kitap boyunca ortaya konan tespit ve çıkarımların bir bilim insanı titizliği ile bilimsel kaynaklara atıflar yapılarak desteklendiği gözden kaçmıyor. Sorgulayıcı bir bakış açısı ile bilim dünyasının kemikleşmiş teorilerinde yanlış bulduğu noktaları tartışmaya açması ise ilgi uyandırıyor. Örneğin, psikoloji biliminin köşe taşlarından sayılan Maslow’un İhtiyaçlar Piramidi’ne getirdiği eleştiri oldukça cesur.
Yazarın cesur bir duruşla eleştirdiği bir diğer konu ise batı medeniyetinin temelinde yer alan bireycilik ve rekabet kavramları. Bu iki kavramın sürekli parlatılarak insanlığa sunulduğuna ve insan hayatına yön verdiğine dikkat çeken yazar, “birey olduk da ne oldu?” sorusunu soruyor. Bireyselliğin tek başına mutlu ve anlamlı bir hayatın sırrı olmadığının çoktan anlaşıldığını ve önümüzdeki yüz yılın ana temasının “aitlik” olacağını savunuyor.
Yazar, bireyciliği eleştirirken, bireysel olarak çözümü mümkün olmayan sorunların tespitinde de cesur bir duruş sergiliyor. Bireyin mutluluğu ve kendini gerçekleştirmesi konularını ele alan pek çok eserin aksine Ait, bireysel çabalarla değiştirilemeyecek olan toplumsal adaletsizlik, kültür ve ayrımcı değer yargılarını görmezden gelmiyor. Bireyin dürüst bir mutluluk ve anlam arayışında bu dış etmenlerin de farkında olması gerektiğini savunuyor. Yazarın sahip olduğu sosyolojik bakış açısı, şehirli bireyin hayatına dair yaptığı çıkarımlara zenginlik katıyor.
Sunulan bilimsel bilgilerin ve çıkarımların akıcı bir dille ve okurla sohbet eder gibi sunulması kitabın en güçlü özelliği. Sizi anlayan, zihninizi kurcalayan fakat sorgulamayı ertelediğiniz meselelere ayna tutan bir rehberle görüşme hissi yaratıyor. Bilimsel olarak temellendirdiği görüşlerini, gündelik hayattan örnekler vererek açıklıyor. İş yerinde, yolda, evde; yani hayatın her anında farkında olmadan sergilenen davranışların altında yatan sebepleri ustalıkla ortaya koyuyor. Yine istatistik verileriyle desteklediği makro tespitlerin gündelik yaşamda bireyin, yani okurun hayatındaki etkilerini açıklayıcı örneklerle ortaya koyuyor.
Yazar, kitabını bir kişisel gelişim kitabı olarak tanımlamıyor. Ait’i özellikle son yıllarda raflarda sıklıkla yer alan ve temelde “olumlu düşün olumlu olsun” ya da “iste ve al” fikirlerine dayanan kişisel gelişim kitaplarıyla aynı kefeye koymak zaten pek mümkün değil. Kitap, “ait ol, çevrene uyum sağla ve mutlu ol” gibi sloganvari bir reçete sunmuyor ve bu tarz hap çözümlere pek itibar etmiyor. Dolayısı ile kitaptan fayda sağlayacak okuyucunun düşünmeye, sorgulamaya ve kendi hayatına özgü bir mutluluk ve anlam tanımı yaratmaya hazır olması gerekiyor. Ait, size hazır cevaplar sunmuyor, size hayatınıza dair doğru soruları bulmanızda yardımcı oluyor.
Kitabı okuyan diğer kişilerin yorumlarını burada görmek, özellikle hemfikir olmadıkları veya şaşırtıcı buldukları noktaları duymak her zaman isterim.
Sevgiler.
Ozan.